Antalya, geçtiğimiz günlerde yaşanan şiddetli dolu yağışı ile sarsıldı. Sadece 45 dakika süren bu felaket, bölgedeki yaşamı altüst etti. Dolu, aniden düşmeye başladığında, şehirdeki birçok insan hazırlıksız yakalandı. Birçok vatandaş, bu durağan ve sabah saatlerinde yaşanan meteorolojik olay karşısında ne yapacaklarını bilemedi. İşte o anlar, bir grup insanın gözünde dolup taşan duygular ve anılarla doluydu.
Sabah güneşiyle aydınlanan Antalya, herkesin günlük hayatına devam ettiği bir günü vaat ediyordu. Turistlerin plajlarda güneşlendiği, yerel halkın pazar alışverişi yaptığı bu güzel günde, günün ortasında beklenmedik bir hızla gökyüzü karardı. Aniden başlayan dolu yağışı, insanların yüzlerinde hayret ve endişe karışımı bir ifade oluşturdu. Kısa süre içerisinde, dolu büyüklüğünden, araçların camlarına ve tarım arazilerine gelen hasar reportları gelmeye başladı. Sadece 45 dakikadır yağan dolu, şehri adeta bir savaş alanına çevirmişti.
Dolu yağışının ardından, ilçenin dört bir yanında yapılan gözlemler, felaketin boyutlarını daha da çarpıcı hale getirdi. Müşterek gözyaşları ve kader arkadaşlığı içinde paylaşılmış acılar, yerel halkı bir araya getirdi. Birçok kişi, evlerini, araçlarını ve tarım ürünlerini kaybetti. Özellikle çiftçiler, yıllardır emek verdikleri tarlalarının bir kısmını yok olmuş halde buldu. "Buradan geçerken her şeyin güllük gülistanlık olduğunu düşündüm, ama şimdi her şeyim yok,” diyen bir çiftçinin gözleri dolmuştu. O an herkes sadece anlatmak istiyor, ama kelimeler onları terk etmiş gibi görünüyordu.
Pek çok insan, bu felaketten etkilenen hayvanları da göz ardı edemezdi. Dolu dolu ve bağırarak kurtulan sokak hayvanları, şehrin ihanetine karşı sadece birer kurban gibi görünüyordu. Talihsiz hayvanlar, bağırışlarıyla insanları uyandırmakta bir nevi başroldeydi. Depremlerde olduğu gibi, dolu fırtınası da hayatları almış ve yabancılaşmana neden olmuştu. "Hayvanlar, duygusal anlamda bizimle duygusal bağlar kuruyor. Onların acı çekişine tanık olmak, bende çok derin izler bıraktı,” diyen bir hayvanseverin tutkulu sesiyle, herkesin dikkatini çekmeyi başarmıştı.
Böyle zor bir süreçte, yerel yönetimlerin ve gönüllü kuruluşların hızlı tepki vermesi, toparlanma süreci açısından büyük önem taşıyacak. İlgili kurumlar, hasar tespit çalışmaları yürütürken, maddi yardımların yanı sıra psikolojik destek hizmetleri de sunulmalı. Çünkü yaşanılan bu felaket, sadece fiziksel değil, aynı zamanda ruhsal yaralar da açtı.
Sonuç olarak, Antalya'daki bu dolu felaketi, sadece bir hava durumu olayı olmaktan öteye geçti. Birçok insanın hayatında silinmez izler bırakan bu felaket, tüm şehirde yeniden dayanışma ve yardımlaşma ruhunu canlandırma fırsatını sundu. Şimdi tek dileğimiz, bir daha böyle bir felaketin yaşanmaması ve insanların gözyaşlarının sel olacağı bir başka felakete daha tanık olmamaları. Antalya'nın sıcak güneşinin altında, acı ve dayanışmanın buluştuğu bir bellek olarak kalacak bu anlar. Hayat devam ediyor, ama bu dolu felaketi, Antalya’nın tarihinde unutulmaz bir sayfa olarak yer alacak.