2023 yılı, Türkiye ile Rusya arasındaki diplomatik ilişkilerin 105. yılını kutlamakta. Bu uzun tarihli bağlılık, iki ülkenin birçok alandaki iş birliğini ve zaman zaman karşılıklı meydan okumalarını kez daha gözler önüne seriyor. İki ülke arasındaki ilişkiler, sadece devrim niteliği taşıyan stratejik ortaklıklarla değil, aynı zamanda bölgesel ve uluslararası dinamiklerle de şekillenmiş durumda. Bu bağlamda Rusya-Türkiye ilişkileri, özellikle bu tarihi yıl dönümünde, küresel jeopolitik dengelerin yeniden tesis edildiği bir ortamda daha da önem kazanmaktadır.
Rusya ve Türkiye’nin ilk diplomatik ilişkileri 1918 yılına dayanıyor. O günden bu yana, iki ülke birçok kez savaştı ve iş birliği yaptı. Sovyetler Birliği dönemi boyunca bu ilişkiler genellikle gerginliklerle doluydu. Ancak 1991’de Sovyetlerin dağılması sonrası her iki ülke, birbirlerine olan yaklaşımını gözden geçirme fırsatı buldu. Türkiye, 2000’lerin başında stratejik ortaklık kurma hedefiyle Rusya ile daha yakın ilişkiler geliştirmeyi tercih etti. Bu dönemde ekonomik iş birliği, enerji projeleri ve uluslararası güvenlik konuları üzerinden yeni bir sayfa açıldı.
Günümüzde Türkiye, enerji ihtiyacının büyük bir bölümünü Rusya’dan karşılamaktadır. Türk Akımı gibi dev projeler, iki ülke arasındaki ekonomik bağı güçlendirmekte önemli bir rol oynamaktadır. Ayrıca, turizmde de Rusya Türkiye için kritik bir pazar haline gelmiştir. 2023 verilerine göre, Türkiye'ye gelen yabancı turistlerin en büyük kısmını Rus turistler oluşturmaktadır. Bu durum, iki ülke arasındaki ekonomik ve kültürel ilişkilerin derinliğini göstermektedir.
Rusya ve Türkiye arasındaki stratejik ortaklık, her ne kadar pek çok alanda başarılı bir şekilde ilerlese de; Suriye, Libya ve Dağlık Karabağ gibi bölgelerdeki farklı tutumlar nedeniyle zorluklar yaşanabilmektedir. Bu bağlamda her iki ülke, farklı hedef ve çıkarları doğrultusunda hareket etmekte, bu da onları zaman zaman karşı karşıya getirmektedir. Ancak her iki taraf da bunun bilincinde olarak diyaloğu sürdürmeye ve kriz anlarında karşılıklı olarak anlaşmaları gerektiğinin farkındadır.
Bölgesel güvenlik meseleleri ise bu ilişkilerin daha da karmaşık bir hale gelmesine neden olmaktadır. NATO üyesi olan Türkiye, Batı ile olan ilişkilerini dengelemek için Rusya ile iş birliğini artırma yolunu seçmiştir. Özellikle S-400 hava savunma sisteminin alımı, bu dengenin en belirgin örneklerinden biridir. Türkiye, Batı'nın eleştirilerine rağmen bu tür askeri iş birliklerine devam ettikçe, Rusya ile kozlarını paylaşma noktasında bir yol bulma çabası içindedir.
Gelecek 105 yıl için ise, her iki tarafın karşılıklı anlayış ve saygı çerçevesinde ilişkilerini geliştirmesi önem arz etmektedir. Diplomatlar ve uzmanlar, bu ilişkinin gelecekte daha da derinleşeceğini ve dünya genelindeki jeopolitik dengelerin bir yansıması olarak şekilleneceğini öngörüyor. 2023 yılının, bu diplomatik ilişkilere dair yol haritasının belirlenmesi için bir fırsat olduğu açıktır.
Tüm bu gelişmeler ışığında, Türkiye ve Rusya'nın dış politikadaki atılımları ve bölgesel iş birlikleri, yalnızca iki ülke için değil, dünya üzerindeki güç dengeleri için de büyük bir önem taşımaktadır. Diplomatik ilişkilerin 105. yılı, bu önemli geçmişin yansıması olarak iki ülkenin stratejik duruşunu analiz etme gereğini ortaya koymaktadır. Aynı zamanda, iki ülkenin iş birliğinin gelecekte nasıl şekilleneceği konusunda da önemli ipuçları barındırmaktadır.
Sonuç olarak, Rusya-Türkiye ilişkileri, karşılıklı çıkarlar ve stratejik hedefler doğrultusunda devam eden bir denge örneği sergilemektedir. İki ülkenin birbirine olan bağlılığı, geçmişten geleceğe bir köprü kurarken, her iki tarafın da kendi ulusal çıkarlarını koruyarak nasıl iş birliği yapabileceklerini araştırmaları, ilişkilerin sürdürülebilir olması adına oldukça önemlidir. Diplomatik ilişkilerin 105. yıl dönümü, aynı zamanda gelecekteki olası iş birlikleri için bir zemin oluşturma noktasında bir dönüm noktası olabilecektir.