İstanbul'da yaşanan son deprem, şehrin deprem riski yüksek bölgelerindeki binaların dayanıklılığını bir kez daha gündeme getirdi. 24 Ekim 2023 tarihinde meydana gelen 5.7 büyüklüğündeki deprem sonrası, özellikle Beşiktaş ilçesinde yer alan ve geçmişte hasar görmüş bir bina, yıkılarak büyük bir trajediye sahne oldu. Olayda, çok sayıda kişi enkaza altında kalırken, kurtarma ekipleri hızla olay yerine intikal etti. Bu durum, İstanbul'un deprem riskinin ciddiyetini ve altyapının yetersizliğini gözler önüne serdi.
İstanbul, tarihi boyunca birçok büyük depreme maruz kalmış bir şehir. Uzmanlar, Marmara Bölgesi'nin, özellikle de İstanbul'un, büyük bir deprem tehdidi altında olduğunu belirtmekteler. Deprem sonrası çöken bina, bu alandaki kötü yapılaşmanın ve yeterince denetim yapılmamasının bir sonucu olarak değerlendiriliyor. Çöken binanın, daha önce çeşitli hasar tespitleri geçirdiği biliniyordu. 2020 yılında yapılan bir rapor, binanın zayıf olduğu konusunda uyarılarda bulunmuştu ancak gerekli önlemler alınmamıştı. Bu durum, yaşamlarının tehlikeye atıldığı anlamına geliyordu.
Mahalle sakinleri, çökme anında büyük bir gürültü duyduklarını, ardından büyük bir panik ve korku ile dışarı fırladıklarını ifade ettiler. Olayın hemen sonrasında, kurtarma ekipleri hızla harekete geçti. Enkaz altında kalanların kurtarılması için yoğun bir çalışma başlatıldı. Ancak, olayın vehameti, kurtarma çalışmalarının zorluğunu artırdı. Kısa sürede bölgeye gelen itfaiye, sağlık ve adli ekipleri, olayın acil durum yönetimini üstlenmek için koordineli bir şekilde çalıştı.
Bu tür felaketlerin bir daha yaşanmaması için, İstanbul’daki yapı denetim süreçlerinin gözden geçirilmesi gerektiği konusunda uzmanlar hemfikir. Mevcut yapıların performans analizleri yapılmalı ve zayıf yapıların güçlendirilmesine yönelik projeler hızla hayata geçirilmelidir. Ayrıca, yeni inşa edilecek binaların deprem standartlarına uygun inşa edilmesi için daha sıkı denetimler ve süreçler geliştirilmelidir. İstanbul'un geleceği için acilen harekete geçecek önlemler, hayat kurtarıcı olacaktır.
Yerel yönetimler, bu tür felaketlerin önlenmesi için kamuoyunu bilinçlendirmeli ve depreme hazırlık konusunda eğitimler düzenlemelidir. Ayrıca, halkın bu konuda duyarlı olması ve devletin sağladığı kaynakları en iyi şekilde değerlendirmesi hayati öneme sahiptir. Yapılan araştırmalar, depremlere karşı hazırlıklı olmanın ve erken uyarı sistemlerinin önemini bir kez daha ortaya koyuyor. İstanbul’da yaşayan her birey, kendi güvenliği ve çevresindekilerin güvenliği adına bilinçlenmeli ve gerekli önlemleri almalıdır.
Son olarak, bu trajik olay, sadece İstanbul için değil, tüm Türkiye için önemli bir uyanış çağrısı niteliği taşıyor. Ülke genelinde, 'eski binalar ne kadar güvenli?' sorusu yeniden gündeme geldi. Artık, yapılarımızın güvenlevliği ve sağlamlığı üzerine daha fazla fjrk edilmesi gerektiği açıktır. Ayrıca, devletin yapı denetim birimlerine verilmesi gereken güçlendirme ile birlikte, yıkılma riski taşıyan binaların belirlenmesi ve vatandaşların bilgilendirilmesi büyük önem arz ediyor. Bu tür olayların bir daha yaşanmaması için, yapı güvenliği konusunda yapılacak her türlü yenilik ve geliştirme, toplumun huzuru ve güvenliği için bir gerekliliktir.